İbrahim Çallı ve Yeşil Elbiseli Kadın
  1. Anasayfa
  2. Sanat

İbrahim Çallı ve Yeşil Elbiseli Kadın

0

İbrahim Çallı’nın Kısa Hayat Öyküsü

Rüştiyeyi doğum yeri olan Çal’da, Mülki İdadisini ise İzmir’de bitirdikten sonra, ailesi tarafından askeri okula girmek üzere İstanbul’a gönderildi. Ancak; o, çocukluğunun tutkusu olan resim çalışmalarına yönelerek, o dönemde konaklamak için kaldığı handa konaklayan ve resim dersi alan Vefa İdadisi öğrencilerinin arasına katılarak resim dersleri almaya başladı. 1906 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’ni bitirdi. 1910 yılında Maarif Vekaleti’nin açmış olduğu burs sınavını birinci olarak Çıplak Adam ve Harekât Ordusunun Muhafız Alayı’ndan Maksut Çavuş adlı çalışmalarıyla kazandı ve Fransa’ya gönderildi.  1910-1914 yılları arasında Paris’e gitti, École des Beaux-Arts’da Fernand Cormon’la çalıştı. Emekli oluncaya kadar İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde hocalık yaptı ve birçok öğrenci yetiştirdi. Çeşitli sergi etkinlikleri düzenledi. Başta Galatasaray olmak üzere yurt içinde ve dışında pek çok sergiye katıldı ve ödüller aldı. 1919’da Türk Ressamlar Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer alan Çallı, Şişli Atölyesi’nde çalıştı. 1947 yılında, 65 yaşında akademiden emekliliğe sevk edilen Çallı, üzüntüsünü her vesilede ifade etmişti. Aynı yıl Her Hafta dergisinde yayımlanan röportajda “En verimli zamanımda çocuklarımdan ayrılmış olduğum için sahi müteessirim” diyordu. 22 Mayıs 1960 yılında mide kanaması sonucu İstanbul’da yaşamını yitirdi.

İbrahim Çallı’nın Eserleri ve Etkilendiği Akımlar

İbrahim Çallı’nın resimlerini, genel olarak manzara, natürmort, nü ve portreler olmak üzere gruplandırmak mümkündür. Şehir kesitlerini yansıttığı resimlerinde belgesel niteliğinde bir yaklaşım sergilerken, portrelerinde genel olarak biçimsel kuralcılık uygulamıştır. İbrahim Çallı, Türkiye Cumhuriyeti’nin resim alanında batı anlayışına yönelik bir sürece girmesinde önemli itici güçlerden birisi olmuştur. Çalışmalarının tümünde gözlemlenen izlenimci anlayış, Avrupa’nın resim uygulamalarında görülen izlenimcilik akımının kurallarını sıkı sıkıya uygulamaktan çok, kendine özgü bir karakter sergilemiştir. Bu karakter Çallı’nın kompozisyonu oluşturan unsurların seçiminde ve resimsel dili oluşturmasındaki tavrı ile ortaya çıkmaktadır. İstanbul’un hemen her semtinden resimler yapan Çallı; kentin cami, türbe, çeşme gibi tarihi ve doğal dokusunu, gizli köşelerini, çay bahçelerini, sokaklarını, değişik ayrıntılarını resimlerine taşıdı. İstanbul’un çevresini, denizle beraberliğini, kentteki ve köydeki yaşamı, köşk, konak ve bahçeleri hızlı fırça vuruşlarıyla izlenimci bir teknikle ele aldı. Osman Hamdi ve dönemin her yaştan seçkin kadınlarının portrelerini yaptı.

Yeşil Elbiseli Kadın Eseri Hakkında Bilgiler

Resimde yer alan kadın, Abbas Halim Paşa’nın kızı olan Vicdan Moralı, portresini Moda’daki Salah Apartmanı’nda yaptırır. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu, Salah Cimcöz’ün kayınbiraderinin eşi ve ünlü yönetmen Ömer Kavur’un anneannesidir. Çallı, Moralı ailesinin diğer bireylerinin portrelerini de yapmıştı. Bu portreyi diğerlerinden ayıran ise, yerel öğelerin yoğunluğuydu. Vicdan Moralı; geniş bir sedirde sarı ipek şalvarı, yeşil sim işli üç eteği ve çiçek oyalı hotozu ile adeta izleyicinin gözüne bakar. Kıyafetlerin haricinde; edirnekari sedir, Beykoz işi mavi vazo ve porselen tabak da yöreselliği vurgulaması açısından dikkat çekicidir. Duvarın sağ tarafında yaldızlı çerçeve içinde  “Ancak O’nun yardımıyla olur” mealinde sülüs hatlı yazı bulunur. Yerdeki halıda, kıyafetlerde, sedirin kumaşında ve yastıklarda bulunan çeşitli desenler karmaşa oluşturmak yerine, birbiri ile ahenk içindedir. Çallı, figürü ön planda sivriltmek yerine mekânı ve içindeki unsurları figürle bir bütün halinde izleyiciye sunmuştur.

Eserin Dönem Analizi

1932 senesinde Türkiye Milletler Cemiyeti’ne katılmıştır. Türk Dil Kurumu kurulmuştur. Ezan Türkçe okunmaya başlamış ve çeşitli camilerde Kur’an da direkt olarak Türkçe okunmuştur. Türkiye, parasızlıktan dolayı Amerika’da yapılan olimpiyatlara katılmamıştır. Ekonomi ise Büyük Buhran döneminden geçiyordu. Olağanüstü vergi niteliği taşıyan İktisadi Buhran Vergisi yürürlüğe girmişti. Büyük Buhran’ın en önemli sonucu Cumhuriyet’in ilk yıllarında öngörülen özel girişimciliği teşvik ederek kalkınma hedefini uygulayacak ekonomik imkânı ortadan kaldırması oldu. İktisadi donanım amacıyla Türkiye 1930 yılında ABD’den 10 milyon dolarlık bir borç alındı. 1934 yılında Sovyetler Birliği’nden alınan 8 milyon dolarlık borçla Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nda yer alan fabrikaların bir kısmı yapıldı.

Eserin Üretildiği Dönemde Sanatçının İçinde Yaşadığı Koşullar

Çallı, küçük bir kasabada doğmuş ve çocuk yaşta resim merakı başlamıştır. Yaptığı resimler dolayısıyla ailesinden azar işittiğinden dolayı bir gün ablası tarafından İstanbul’a gönderilir. Okul kayıtlarına yetişemediği için çeşitli işlerde çalışarak geçimini sağlamaya çalışır. Kazandığı paralarla usta isimlerden resim dersi alır. 1906 yılında Sanayi-i Nefise’ye girerek 1910 yılında mezun olan Çallı ve arkadaşları Sanayi-i Nefise’nin ilk etkin sanatçı grubunu oluşturmuşlardır. Çallı da diğer arkadaşları gibi Paris’te dört yıl boyunca, Ecole des Beaux-Arts’da öğretmen olan Fernand Cormon’un atölyesinde çalışmıştır. 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Çallı ve arkadaşları yurda dönmek zorunda kalmışlardır. İbrahim Çallı’nın Sanayi-i Nefise’de 1 Kasım 1914’te başlayan hocalığı, 13 Temmuz 1947’de emekli oluncaya kadar aralıksız sürer. İbrahim Çallı, emekliye ayrıldıktan sonra özellikle portre çalışmalarına ağırlık vermiştir. Çallı’nın 1950 sonrasında yaptığı resimler bunu ortaya koymaktadır.

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir